28 Kasım 2011

       Pulsuz zarf gibisin
Üstünde adresi
Evde kaldın
N’aber
Kız kulesi




Geçenlerde annemle çekmeceleri düzenliyoruz. Yıllardır itinayla alınıp saklanmış tabak, çanak, tencere, tava ne varsa gazetelere sarıp sarıp kolilere kaldırıyoruz. Üstümüz başımız toz içinde, ellerimize gazetenin karası bulaşmış. Klasik bir türk erkeği olan kuzenim ise salonda kıçını yaymış yatıyor. Televizyonun sesini sonuna kadar açmış, maçın bilmem kaçıncı kez kritiğini yapıyor. Üstelik yattığı yerden görevler yağdırıyor “bana su getirin!", "bu evde kül tablası var mıydı!" diye. Klasik bir türk erkeği olduğunu söylemiştim değil mi? Evet söylemiştim neyse, saatler sonra haşmetli kıçını kaldırma zahmetinde bulundu gelip ne yaptığımıza baktı.
-Hayırdır kuzen evleniyor musun?
-Yok ya ne evlenmesi
-Yok mu senin sevgilin falan? Hazır çeyizde var bak fırsat bu fırsat
-Öncelikle bunlar çeyiz değil! Ayrıca sevgilim de yok.!
-Aday da mı yok?
-Yoook..!
-Aday adayı bile mi yok?
-Yok canım benim bekarlık sultanlıktır..!
-Bekarlık sultanlıktır evet ama maalesef cumhuriyet döneminde yaşıyoruz tatlım...
Bak şimdi sen kazara biriyle tanışıcan, ki sürekli evde kıçını yayıp yattığına göre bunun pek imkân yok. Hadi tanıştın diyelim, birbirinizi tanıyacaksınız, sevgili olacaksınız, sözleneceksiniz, nişanlanacaksınız peheee bide evleneceksiniz… Yok kızım yok. Zor görünüyor. Kalmışsın sen evde işte! Sana değil de güzelim çeyize olmuş yazık…

Bazen hayat kendimizi çerez tabağının dibinde kalan leblebiler gibi hissetmemize neden olur.
Önce fıstıklar, sonra fındıklar ve çekirdekler... Bazılarının da şansında leblebi olmak bile yoktur. Bahtında ne varsa öküz, ayı gibi hayvanlar âleminden dostlarımızca yenmeye mahkûm, onlar için kurulan bir “turşu” dur...


Salatalık Turşusu
Her sevgilisinden ‘ben seni hak etmiyorum, sen daha iyilerin layıksın, ben pisliğin tekiyim’ zırvasını duymuştur. Hayatı boyunca iyi olmanın sıkıntısı altında ezilmiş ve sürekli terk edilmiştir. Aslında işin özü kendisinden bi cacık bile olmayacakken, kralın tabağına salata olmak istemiştir.
“Az gelişmiş ülkenin taze hıyarı gibisin sevgilim. Ben seni hak etmiyorum..!”

Domates Turşusu
Depresyon hırkasını giymiş, aşırı dozda nutella tüketimiyle intihar etmektir. Terk edilmenin acısını kendini yemeye adayarak çıkaracağını zanneder. Yedikleri pıt pıt yağ löp löp et olarak ona geri döner. Yıllar onu al yanaklı dombalak biri haline getirir.. Artık olsa olsa ‘domates güzeli’ olabilir.
“Ahh nutella ahh! aldığım ve alacağım kiloların, doğmamış çocuklarımın okulda 'senin anne şişko eheheheaa' diye dalga geçilmesinin sebebisin! “

Biber Turşusu
30'a az kala prens sahibi olayım diye beklerken, prensip sahibi olmuştur. Sivri dili sayesinde, teninin yakınından bir erkeğin rüzgarı dahi geçmemiştir. ‘Çocukta yaparım kariyerde’ palavrasına bir süre sonra inanmayı bırakmış, hafta sonuna bırak çocuk, sevgili planlarını ağda yapacak zamanı bile kalmamıştır.

Üzüm - Armut Turşusu
İsteyen çoktu ama ben varmadım, ayrıca üzümlerin çöpleri vardı, eee tabi armutların da sapı var... Sonradan pişmanlıkla, dur ben şu çöpe attığıma bir daha bir baksam dersin. Ama adamı koluna takmış, fellik fellik gezen komşunun sürtük kızının ardından ‘ama ama o benim üzümümdü’ diye oturup hayıflanma durumudur.


Ey sevgili ‘Bilirsin götünün huyunu niye içersin turşu suyunu’


coko_prenses_

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder