13 Aralık 2011

Çöle düşsem ütü bulurum, Voltranı oluştursam götü olurum..!



Güneşli bir günün erken saatlerinde uyku halinden henüz sıyrılmıştım. Saçlar dağınık, gözler yarı açık, sırtımda yılların eskitemediği depresyon yeleği, her şeye rağmen tüm masumiyetimle yüzümü yıkamak üzere banyoya yönelmiştim. Beni bekleyenlerden habersizce adım adım ilerliyordum. Bir boş vermişlik, bir vurdumduymazlık vardı üzerimde… Oysa ki sehpanın köşesi sertti, en ufak hatayı affetmeyecek kadar acımasız..! Adeta savunmada bekliyordu. Masum serçe parmağımın (adı Abidin) yolunu kesmek için. Beklenmedik ivedilikle vuku buldu olay…

Bundan sonrası dünyanın neresine giderseniz gidin benzer şekilde gelişir tüm tepkiler. “Çıt” sesi duyduktan sonra dizinizi göbeğinize kadar çekip ayak parmaklarınızı iki elinizle sıkıca tutar ve kendi etrafınızda tek ayak üstünde hoplamak suretiyle 360 derece dönersiniz. Beraberinde çıkarılan sesler, oluşturulan melodiler; sakin bir kişilikse “oh my god” , heyecanlı bir dostumuzsa “damn it”, sıkıntılı bir tipse  “fuck you” olurken; şaşkınlığı ile tanınan bir türkse “oyyşş aney” diye acısını belli edebilir. Ancak tüm bu tepkiler aynı şiddetli acıya işaret etmektedir…

Hayatta bazılarımızın alın yazısı comic sans ms ile yazılmıştır… Bizim Abidin de öyleydi işte. Onu kader bile ciddiye almamıştı. Diğer kardeşleri Heidi gibi kırlarda koşup oynarken, bu 5 kardeşin eve kapanıp cenin pozisyonunda ağlayanı gibiydi. Hayatta ki tek arzusu başparmak kadar heybetli bir tırnağa sahip olabilmekti oysa ki… Ayak serçe parmağımı bi yere çarptığımda hayatın çok kısa olduğunu ve barış içinde yaşanması gerektiğini farkedip birazcık ağlıyorum. Abidin için bi kaç damla gözyaşı döktüm. Onun kırık kalbini onarmalıydım. ( Gerçi kırık değildir o, kırık olsa duramazdı… )
 
İşte bu sebeplerden ötürü serçe parmağın arada sırada gönlünü almak gerekir, var olduğunu hissettirmek gerekir. Görev sorumluk ve bilinci edinmiş bir ebeveyn olarak geçen gün sağ ayak terliğimi (adı Muhittin), ürkek ve güvensiz serçe parmağımla kahve içmeye gönderdim. Konuşsunlar ki Abidin ‘e bir özgüven gelsin. Muhittin versin gazı "Abidin ne takıyosun boyu, dengeyi kafaya, valla bak kız olsam şerefsizim ilk sana verirdim. " diye. Sağolsun Muhittin aldı bizimkinin gönlünü. Ürkek Abidin önce biraz ağladı, titredi. Sonra toparladı kendini. "Mevsim değişikliğinden hassaslaştım herhalde" dedi. Annem terliğe ve ayağıma kahve döktüğüm için biraz kızdı ama olacak artık o kadar da. Evde huzur ve güven ortamını sağlamış oldum. Herkese tavsiye ederim.

                                                                                                                      Coko_prenses_

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder